Mixer Sessions II: Karakutu

EN

16.06.2017 - 29.07.2017

Mixer, geçen yılki Mixer Session projesinin bir parçası olarak bu yıl, genç küratörler için açık çağrı yaptı. Bu yılki açık çağrı altında çeşitli uygulamalardan seçilen projeler, 16 Haziran - 29 Temmuz tarihleri arasında Mixer'de sergilenecek!

Hayatlarımızın her döneminde farklı karar mekanizmaları ve çeşitli iktidar unsurları tarafından kontrol altında tutuluyoruz, bizlere sunulan seçeneklerden birini tercih etmeye zorlanıyoruz. Kendi seçeneğimizi ortaya koymak istediğimiz noktada ise çoğu zaman çeşitli sarsıntılar yaşanıyor. Bugün ise insan olmanın en temel kuralı tüm seçenekler için alan sunmaktır.

Karakutu sınırlar dahilinde olup biten her şeyi kaydederken, olağandışılıkları kanıksamış bedenlere çağrıda bulunuyor. Kabul görmüş normlar içine sığdırılmaya çalışılan tüm hayatlar, sindirilmiş felaketler olarak karşımıza çıkıyor. Oysa tüm yaşanmışlıklar en saf haliyle karakutuda barınıyor ve herkes o kutuya ulaşmaya çalışıyor. Karakutu, herkesin içten içe dert edindiği tüm gerçeklikleri içinde saklıyor. Karakutuda anlatılanlar, herkesin bildiği fakat müdahaleye teşebbüs edemediği kolektif gerçeklikleri içeriyor.

Proje kapsamında, farklı medyumları aynı potada eriterek yeni sanatsal pratikler üreten sanatçılar bir araya geliyor. Görünmeyeni ya da göz ardı edileni görünür kılma gayesi içindeki eserler, estetize edilmiş sınırsız alanlar yaratarak evrensel doğrulara işaret ediyorlar. Evrensel değerleri ve güncel sorunları konu alan Karakutu projesinde kentleşme, kimlik ve iktidar gibi gündem maddeleri evrensel değerler çatısında ele alınmaktadır.

Karakutu’da bir araya gelen eserler, yok oluşun değiştirilemez gerçeklerini taşıyor. Bizzat eserler birer karakutu gibi her bir sanatçının kendi iç dünyasından bir kayıt sunarken, onları saran yok edici etkilere rağmen varlığını koruyacak alanlar olarak karşımıza çıkıyor. Sergide, son dönemin fark yaratan orta kuşak sanatçılarından Murat Han Er, Zehra Doğan ve Haydar Akdağ özgün üretimleri ve karakteristik duruşlarıyla yer alırken, onları izleyen genç sanatçılardan Burcu Pek, Beste Kopuz ve Volkan Parlak bir araya geliyor.

Murat Han Er’in dijital fotoğraflar ve alternatif baskı teknikleriyle oluşturduğu düzlemler üzerinde kent imgesi üzerinden bir dönüşüme tanıklık ediyoruz. Zehra Doğan, alışılagelmiş kent imgesini disiplinler arası yaklaşımıyla farklı bir açıdan inceliyor. Çevre-Merkez Serisiyle Haydar Akdağ, 9 farklı stratejik noktayı dikiş ve kolaj tekniğiyle yeniden gözlemliyor ve stratejik müdahalelerle çizilmiş sınırları yeniden düşünüyor.

Ait olduğumuz sınırları sorgulayan Burcu Pek, kolaj çalışmalarıyla sınırları yok ederek “Ora’lı” kavramını kimlik üzerinden yeniden düşünmeye sevk ediyor. Bir Avuç Toprak için enstalasyonunda ise evrene ait olan doğal kaynakların kim tarafından kontrol edilip bizlere bedelli olarak nasıl sunulduğu, toprak üzerinde salınan faturalarla belgeleniyor. Beste Kopuz, olağanlaşmış dönüşüm hareketlerini farklı bir gözle, dışardan değil, içerden irdeleyerek alanlar arasında oluşan sıkışmayı inceliyor. Sıradanlaşmış dönüşüm çalışmalarının hayatlarımıza işleyişini soyut düzlemler üzerinden anlatıyor. Volkan Parlak, Kapatma serisinde, çeşitli iletişim nesnelerini kullanarak görünmeyen bir kontrol mekanizması tarafından, üzeri örtülü biçimde kontrol altında tutulduğumuzu ve nasıl bir kalıba sokulduğumuzu bir kez daha söylemek adına karşımıza çıkıyor.