Mine Kaplangı - Yüzenler
Abis - Yaşamın tümünü içine çağıran muhteşem delik
“Düşünme eleştirel olabilir; eleştirel derken, yeni düşünce imgelerinin aktif ve olumlayıcı keşfi demek istiyorsak. Düşünme mümkün olan en fazla güç ile yaşanmış hayattır; yaratıcı, eleştirel, beden bulmuş, erotik ve zevk odaklı. Özünde değişim ve dönüşümler hakkında ve bir çeşit sapkınlıktır, programlanmamış bir mutasyon gibi.”
Braidotti, Rosi (1)
Suyun sesi büktüğü söylenir. Bir zevk çığlığının, inlemenin, kahkahanın suyun içinde kime ya da neye ait olduğunu anlamak ustalık ister. Usta bir kulak değil sadece; zamanı da bükebilen, akışkan, eline bulaşanı anlamak için onu korkmadan yalayabilen ve tadını okyanusun tuzundan ayırt edilebilecek bir ustalık. Sudaki ve yüzenlerdeki her bir detay başka bir birleşimin, yaklaşmanın çağrısını taşır. Ve heyecandan kıvrımlarını durduramayan uzuvların nefesin gerekmediği yerde yanı başındakini nasıl nefessiz bırakacağı düşündüğü andır bu heyecanı tetikleyen.



Dünyanın en eski günlerine şahit olmuş kafadan bacaklılar, taşıdıkları tüm bilgiyi bazen sadece (suya) dokunarak aktarabilirler. Uzuvlarına bacak katarak ve iletkenlerini paylaşıma açarak. Karanlık sular kimilerine cehennemi hatırlatırken, onların hakimiyeti altındaki bu derin delik aslında sadece farklı, başka bir dünyanın algı kapısıdır. Tam da bu nedenle bilinmeyeni, bilinmeyenin içinde akıp gidene danışmalı.
Rita’nın(2) post-apokaliptik dünyasının renk paletlerini ve estetiğini taşırlar neredeyse, yok olmakta olanının paniğini değil arada cam fanusun suya yansıyan renklerini çekici bulurlar. Şekil, renk ve seslerini değiştirebilirler. Başka yakınlıklar için derinlere inerken suyun rengini maviden laciverte, lacivertten kırmızıya dönüştürürler. Tüm bu detaylar bize bir rüyadan, bir anımsamadan ya da bir fanteziden koparılmış izlenimi verir. Zaman mevhumu ortadan kalkmıştır, suyun kontrolsüzlüğü, durdurulamazlığı içinde dolananlara sıradan bir güven verir. Bu yüzden okunur su belki de. Hafızaya farklı hükmedenler tarafından, ya da büyülenir tüm okyanuslar farklı yakınlıklara yer verebilsin diye. Belki de kaynatılmış sular içinde özgürce kıvrılmakta, yeniden bir araya gelmektedir bu insan sonrası yeni canlılar.
Abisin çocukları gök yarılırken dipte sevişebilenler dir özetle.
Yüzenler Gece Provası adlı bu hikayede Uçan, Yürüyen ve Sürünenlerin seslerini duyup Abisin daha da derinliklerine inenlerdir. Zifiri karanlık bulunmalarını zorlaştırır, böylece başlarına buyruk yaşarlar. Belki de aynı dünyada yaşadıklarını bile söylemek ikna edici olmayabilir, aynı dünya birbirinden farklı binlerce dünyayı barındırabilmektedir görülür ki. Onlarınki de kırmızıya çalan siyahın verdiği doyumsuzluk ile hep daha da derinlere inme ve bu sonsuzluk ile yetinebilme arzusudur. Suyun dibi gökyüzünün bittiği nokta kadar derinleşebilir, orada yaşayanların, yaşananların basitçe kavranabileceğini, katmansız olduklarını düşünen her zamanki gibi evini özleyen küstah bir satranç ustasıdır sadece.
Mekansal bir deneyimdir suda yaşamak, insanın tapınmasının en büyük nedeni uçamazken bile yüzebilmesidir. Tanıdık gelir insana suyun içinde akabilmek. Hayran kalınır böylece derin su canlılarına, böylelikle de korkunulsun istenir. Gemileri yutan dev uzuvlardan kork ey…! Yüzenlerde bu nedenle evlerini terk edenlere yeni bir yer vadetmez; tam tersine onları derine çağıran, bir dönüşüme, bir aradalığa izin veren, bu yeni diyaloğa tevazu gösteren canlılardır. İnsan sonrası bir birleşimin ve birlikteliğin eşsiz örneği gibidirler. Üremeye değil, başka yakınlıklara odaklanmışlardır. Farklı bir iletişimin gereksinimini hatırlatırlar. Sürekli dönüşümde ve akışta oldukları için, kaygan, ıslak, kolay yakalanamayan bir yakınsaklık gösterirler. Tarihler boyunca kültürler tarafından yapılmış olan insan-hayvan ayrımımının köküne yolculuk eder, zevkle dolanır ve ayrım(lar)ı bir bütünlüğe dönüştürürler. Nereden geldikleri, nereye gidecekleri meçhuldur. Yalnız ve kayıtsız olarak suda yaşayabilirler. Bu da onları derin dünyanın tek temsilcileri yapar; yüzeye çıkıp nefes alarak rahatlamalarına gerek yoktur. Dibe dalarken, derine inerken ancak rahat nefes alabilirler. Bütün hayatı içine çekebilecek bir Abise sonsuz bir açıklık ile kıvrılırlar. Sadece yüzmez, aynı zamanda dolanır, yapışır, -ek- uzuvlarını keyifle, çekinmeden kullanırlar. Unutulmuş olan yerli bilgilerin ve öğretilerin yeniden yoğrulabilmeleri için çaba harcarlar, yüzeye değil derine iterler tüm unutulanları. Kendilerine ve onlarla birlikte olmaya cesaret edenlere tekrar hatırlatırlar bu malumatları. Yeniden hayal edilmesini isterler tüm birlikteliklerin ve yan yanalıkların. Sadece suya fısıldarlar.
Suyu da suyun içindeki hayvanlar ve canlılar okuyabilir nihayet. Circe(3) okyanusun sonundan tekrar çıkıp geldiğinde düşmanlarını tam da bu nedenle hayvanlara dönüştürerek lanetler; onları cezalandırmak için değil, sadece anlamalarını sağlamak için.
1Braidotti, Rosi. “Animals, Anomalies, and Inorganic Others.” PMLA 124, no. 2 (2009): 526-32
2Tentacle, Rita Indiana (Yazar), Achy Obejas (Çevirmen) Yayınlayan: And Other Stories (7 Kasım 2018)
3Circe Yunanca: Kírkē telaffuz edilir. Yunan mitolojisinde sihir tanrıçası veya bazen bir nimf ya da büyücüdür. Tanrı Helios’un ve Oceanid perisi Perse’nin ya da tanrıça Hekate’nin kızıdır. Circe, iksir ve şifalı bitkiler hakkındaki engin bilgisi ile tanınıyor du.