Röportaj: Lui Bolin, Görmek İnanmak Değildir

EN

LiuBolin01.jpg

Röportaj: Serhat Cacekli | Fotoğraflar: Galerie Paris-Bejing

İster günlük yaşamımızdaki koşuşturma içinde olsun, ister toplum ve ona eşlik eden dinamikler içinde, ister kendi iç dünyamızda... Günümüz insanı için kaybolmanın yeri ve zamanı yok. Çinli sanatçı Liu Bolin aynı anda hepimiz ve hiçbirimiz olmayı başararak; Çin’in kültürel devriminde, sokaklarında, Venedik kanallarında ve süpermarketteki içecek raflarının önünde kayboluyor ve onu ancak ‘Nerede?’ sorusuna değil, ‘Neden?’ sorusuna cevap vererek bulabiliyoruz.

Sanat eğitiminin temelinde heykel olmasına karşın, farklı disiplinleri içeren bir sanatsal pratiğin var. Bu geçişler nasıl gerçekleşti? ‘Hiding in the City’ bu geçişlerin neresinde duruyor?

Sanatçı olmadan önce birçok işte çalıştım. Çocuklara çizim dersleri verdim, sanat okullarında çalıştım, diğer sanatçıların asistanlığını yaptım.

Toplumun en alt kesimleriyle iç içeydim. O yıllarda toplumun bana ihtiyacı olmadığını hissediyordum. Öte yandan, aldığım eğitim gerçekçi üslup üzerineydi, bu yüzden okul boyunca daha çok ustalık gerektiren yapıtlarla uğraştım. Atölyem 2005 yılında Çin hükümeti tarafından yıkıldığında, gerçekçi üslubun ve klasik stilde bir heykelin toplumla iletişim kurmada ve duygularımı ifade etmede yetersiz kalacağını hissettim. Bu olayı protesto etmenin ve bana hissettirilmeye çalışılan aşağılanma duygusunuaktarabilmenin kestirme bir yoluydu fotoğraf. Aslında bu seçim yaşama içgüdümün bir yansıması. Daha sonraları eğitimin her şey olmadığını, asıl olanın kendini ifade etme isteği olduğunu anladım.

O zamandan beri eylemlerimi ve bedenimi, iç dünyamı yansıtmak için kullanmayı deniyorum.

İşlerin teknik anlamda zorlayıcı. Haliyle büyük bir ekibin desteğine ihtiyaç duyabiliyorsun. Böylesine uzun süreler beraberlik gerektiren, kolektif işler¸ üretmek nasıl bir his? Nasıl bir ekibin var?

Hiding in the City - 18 - 2006.jpg

Altı tane asistanla birlikte çalışıyorum. Kimisi çekimi yapıyor, kimisi boyamayı, bazıları da heykelleri. Çin’de sürekli benimle çalışan bir asistanım var ama yurt dışına gittiğimde asistanım Zachary Bako, kendisi aynı zamanda bir fotoğrafçı, bana yardımcı oluyor. Boyama işlemine gelince de fotoğrafı çektirdiğim yörenin genç sanatçılarıyla çalışmayı tercih ediyorum. Onlar beni boyarken olabildiğince hareketsiz durmaya ve onlara uyum sağlamaya çalışıyorum. Çünkü ufacık bir hareket bile onlar için problem olabiliyor. Ayrıca saatlerce hareketsiz durmak fiziksel gücümü de test ediyor. Bu bana hayatım boyunca

‘Hiding in the City’ serisindeki fotoğrafların hazırlanma süreci de kendi içerisinde performatif bir pratiğe sahip. Bu noktada, fotoğraflar haricinde, tüm bu hazırlık sürecini ayrı bir iş -belki bir performans- olarak algılayabilir miyiz?

‘Hiding in the City’ serisine başladığımdan beri odaklanmak istediğim noktalar bir kaç kere değişti. Bu serinin ortaya çıkış nedeni bir şeyleri protesto etmek ve hissettiklerimi aktarmaktı. Daha sonra şehirlerde yaşayan insanları fotoğrafladım. Arkadaşlık ve aşk hakkındaki düşüncelerimi anlattığım, iki a damın veya iki kadının yer aldığı fotoğraflar... 2011’de ise Çin’de satılan birtakım gazlı içeceklerde zararlı katkı maddeleri bulunduğu anlaşıldı. Bu olaydan önce yiyecek güvenliği Çin’de tartışılan bir konu değildi. Onun üzerine de bir iş yaptım. Konulardaki bu değişkenliğin gerçek dünya ile insanlar tarafından kurgulanmış dünya arasındaki çelişkileri gösterdiğini düşünüyorum. Yurt dışında yaptığım işleri ise bazı konular hakkında farkındalık yaratma amacıyla yaptım. Mesela Venedik’in sular altında kalacağını okumuştum. Böylesine güzel bir yerin yok olacağına inanamadım ve insanları uyarmak istedim.

Sence günümüzde en görünmez şey ne?

İnsanların iç dünyaları. Çince’de bir atasözü vardır, “Bir insanın yüzünü tanıyabilirsiniz ancak zihnini asla”. İnsanların iç dünyaları tahmin edilemez ve keşfedilmesi zordur. İşlerimde her zaman kalabalıkların ve toplumların iç dünyalarını ortaya çıkarmaya çalıştım. Bunu yaparken interaktif bir süreç geliştirerek kişi ve toplum arasındaki ilişkiyi kendi bakış açımla yorumlamaya özen gösterdim. Gelecekte bunun üzerinde daha çok çalışacağım ve insan ruhunu tanımlamanın yollarını keşfedeceğim.

Başka bir röportajında Çin’de sadece sanat yaparak hayatta kalmanın zor olduğundan bahsetmişsin. Sipariş üzerine iş üretmek hakkında neler düşünüyorsun, kariyerinde böyle bir dönem oldu mu?

Aslında gerçekleştirdiğim birçok proje benim isteğim doğrultusunda başlamadı. Ticari birlikteliklerden veya sipariş işlerden nefret etmiyorum ama sadece bunun üzerine kurulan birliktelikleri reddediyorum. Her zaman için iki tarafında kazanacağı, kendimi sanatsal yönden tatmin ederken diğer tarafın da mutlu olabileceği projeler üzerinde çalışmayı seçiyorum.

Liu 2.jpg

Till now, I always pay attention to several themes. However, as long as you have thought of the background, you could put it as the background and make an art work. In theory, the background could be everywhere you want, but you have to think about what does people care about, you have to arouse people’s attention.

Hayatında gerçekten görünmez olmak istediğin bir an oldu mu?

Herkes kendi doğasından bir şeyleri saklayarak yaşıyor aslında. Kimse hiçbir şey saklamazsa bütün toplum karışır! Hepimiz bir dereceye kadar kendimizi görünmez kılıyoruz. Çünkü birlikte yaşamak ve toplumdaki rolümüzü yerine getirmek zorundayız.

Geçtiğimiz sene Eli Klein Gallery’de şimdiki adıyla Klein Sun Gallery’de Pekin Operası maskelerini kullandığın yeni işlerinin yer aldığı bir sergi açtın. Bu yeni serinin fotoğraflarınla ne tür bir ilişkisi var?

‘Masks’ serisi kendi işlerim ve düşüncelerim üzerine kurduğum bir seri. ‘Hiding in the City’ serisi ise vücudumu arka planla bir olana dek boyadığım bir seri. Bu serideki birkaç fotoğraf insan sağlına zararlı maddeler içeren bazı yiyecek ve içecekler üzerineydi. Zamanla buna benzer bir şekilde, kendi yaşamımdaki endişeyi ve gizli yönleri ifade edebilmenin yollarını aradım. Bunun için doğru malzemeyi arıyordum ve maskeler aklıma geldi. Ben de bu maskeleri aldım ve üzerlerine sağlığa zararlı maddeleri içeren yiyecek ve içeceklerin ambalajlarını resmettim. Önceki gibi rengarenkler ama kendi hayatımdaki karmaşanın izlerini de taşıyorlar.

Liu 1.jpg

İstanbul’a geldiğinde bir çalışma gerçekleştirirsen, nasıl bir arka plan seçerdin?

Şansım olursa bazı tarihi yerleri ziyaret etmeyi düşünüyorum. Çünkü Türkiye çok köklü bir geçmişe sahip ve Doğu’yla Batı’nın buluştuğu bir kesişim noktası. Kamufle olmak için tarihle bir bağa sahip olan ve bir şeyler anımsatan bir yeri seçmek isterim.

Peki gelecekte ne gibi projelerin var? ‘Hiding in the City’ devam edecek mi?

Gelecekle ilgili birçok planım var. Bu sene biraz heykel yapmakla ilgileneceğim ve Renault firmasıyla bir işbirliğim olacak. Bir de üzerine boya yapacağım ‘light box’ formunda eserler üretmeyi düşünüyorum. Bu serinin, tamamıyla iç dünyamı anlatacağına inanıyorum. ‘Hiding in the City’ serisi içinse iki planım var. Bunlardan ilki Çinli bir sanatçı olduğum için orayla ve köklerimle ilgili. Çin’e özel sorunların üzerine daha fazla eğilmek, gördüklerim ve hissettiklerimle ilgili daha fazla materyal toplamak istiyorum. Çin tarihinde özel bir yeri olan şehirleri ve yapıları seçmeye devam ederek oralarda kamufle olmak istiyorum. Diğer planım ise görüşümü daha küresel bir hale getirmek ve geliştirmek üzerine. Afrika, Güney Amerika ve Orta Doğu’daki yoksul semtleri, savaşları ve etnik farklılıklara dayalı bazı toplumsal problemleri incelemek istiyorum.

Röportaj sayfasına geri dön —>